Ana içeriğe atla

Şu büyümek, ağır çekim bir intihar değil miydi?

Bir sene daha geçti gitti baksana. Hayatının bir parçasını daha çaldılar, sen hiçbir şey yapamadın, yapamazdın. Geriye dönüş yok öyle, sadece ‘Geleceğe Dönüş’ var, o da film zaten. Neyse konumuz gelecek değil geçmiş. Konumuz, artık gördüğün her küçük çocuğun senden daha ilgi çekici olması, o küçük veledin -ah canım başına neler gelecek senin- sana ‘abla’ veyahut ‘teyze’ başta olmak suretiyle taktığı klişe isimlerle seslenmesi... 

Aile tarafından atılan ‘sorumluluk’ nutukları – örn; evi otel gibi kullanamazsın- , her orta yaş üzeri toplantılarda bitmeyen ‘eee ne zaman evlendiriyoruz seni’ muhabbeti… Hepsine şöyle cici cici bakıp ‘inş cnm yaa’ demek istiyorum lakin bunu demekle bitmiyor. Bak gitti işte özgürlük. Hani büyüyünce özgürdük!



‘Özgürlük’ nedir bilmezken ben çok mutluydum. Büyüyüp ‘özgürlüğümüzü istiyoruz’ diyenlere gülümserdim öncelerde, gülünce başıma bi iş gelecekti elbette. Aklıselim bir şekilde düşününce çaktım köfteyi; büyüyene kadarmış ‘özgürlük’. Redd’in dediği gibi, kelebek kadar ömrümüz olsa keşke; 1 - 2 gün yaşadın hadi şansın yaver gitti 3.günü de gördün diyelim. İşte ben o 3 gün için savaşırdım zira 3 günlük özgürlük bir ömre bedeldir azizim.



Bunu okumadan büyüme bari!

Büyürken kendini daha iyi hissedebileceğin kitaplar var çok şükür ki; mesela ‘Küçük Prens’. Okumuş olma ihtimalin çok yüksek tabi ki. Ama hala ‘bu da nesi’ deyip, adıyla dalga geçen insanlar mevcut. Sen okuduysan bir görev veriyorum; okumayan birine bu kitabı hediye et mutlaka.



Bu filmde gerçek özgürlük var tanrım.

Big Fish(Büyük Balık), her izlediğimde içim açılıyor! Bir Tim Burton filmi ve her zamanki gibi enfes. Zor bir durumda mı kaldın, umutsuzluğa mı kapıldın, sevgilin kapıyı mı gösterdi(en yumuşak haliyle: ), hayattaki yerini mi sorguluyorsun, ailene kızgın ya da kırgın mısın? İşte bu durumda ilaç niyetine bir tane. İhmal edeni antidepresana boğsunlar!

Kuzum senin iç acıların toplamı kaç?

Büyümek sancılı bir süreç. Lisede geometri dersinde bir türlü kavrayamadığımız ‘bir üçgenin iç açıları toplamı’, yerini ‘bir insanın iç acılarının toplamı’na bıraktı. Bütün ömrünü sen de matematik için harcadın dimi? Hep kaçmak istedin o çelme taktı. Kaçan kovalanır, sözünü zamane ilişkilerde taktik vermek için kullanırız ama hayatın her alanında kaçtığın her şey kovalar seni. Bu arada bu sözü ben ilk kez, BKM’nin oyunlaştırdığı sonra DVD’sini çıkardığı ‘Sen Hiç Ateş Böceği Gördün mü?’de duymuştum. İzlemek istersen o da sana çok şey anlatacaktır. Mevcut iç acılarını artırmadan izleyebilirsin.



Kendini serbest bırak…

Ambiyansın hayalini kuralım o vakit. Çok kalabalık bir hayatın var diyelim. Lise arkadaşların, iş arkadaşların, kankilerin, kuzenlerin… Her hafta birileriyle buluşup, facebook’ta fotoğraflar paylaşıp müthiş anılar biriktiriyorsun. Ama dönüp baktığında vücudunda küçük kalabalık ‘yalnızlık’ kabarcıklarına rast geliyorsun. İşte o noktada her şeyden sıyrılman gerekiyor. Sana tavsiyem, böyle bir ana denk geldiğinde; bir bara git, bir içki söyleyip etrafındaki uğultuları dinle. Kendini dinlemek istemez çoğu insan çünkü 3 şey sertmiş; çelik, elmas ve kendini tanımak. Kendini tanıdığına memnun olduğun bir yetişkinlik süreci, haybeye yaşadığın hayattan çok daha güzel. Şimdi kendini müziğe bırak, 2016’ya hoş geldin…







*Kafasına göre dergisinde yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sanat’ta Ortak Buluşma Noktası; Caffe Dante

Küçük zaman diliminde büyük keşifler yapma zamanı mı dersiniz?  Konya'ya yolunuz düştü diyelim, hadi gelin bir mekanı keşfe çıkarayım sizi, Konya için oldukça sıradışı bir Cafe... Dante'nin düşünceleriyle, Alfred'in sözleriyle, Mevlana'nın izinde ...   Bundan sonra her ay bir mekânı sayfalarıma taşımak, ortamın havasını koklayıp size aktarmak için kollarımı sıvadım. Bu ay Konya’da bir Sanat/Kitap Cafe’yi; Konya’nın en meşhur muhiti Zafer Caddesi’nde yer alan Caffe Dante’yi mercek altına aldım. İnceminare Sokak’ta bir apartmandan içeri giriyorum, merdivene doğru yönelirken duvarlara yazılarla, şiirlerle bezenmiş parşömenlerin iliştirildiğini görüyorum. Merakla inceleyerek, Caffe Dante’nin kapısından içeri meyil ediyorum. Daha girmeden bu diyalog karşılıyor beni: -Acıma… Klopski öfkeyle sertçe haykırdı:  -Acıma yok! Ya sevgi yüzünden ya da sevgi uğruna savaşırken ezilip gideceğiz. Hangisi olursa olsun, mahvolmak bizim yazgımız. (Maks...

İpek Çeken: “Oyunculuk, Sağlam Bir Karakter Gerektirir"

    Ankara Devlet Tiyatrolarında sahnelenene "Macbeth" oyunundan bir kare. Değerli tiyatro oyuncusu, 'Ferhunde Hanımlar'ın Nevzat'ı olarak tanıdığımız İpek Çeken, Ankara’nın yetiştirdiği başarılı oyuncular arasında yer alıyor. Babası Nuri Çeken’in tüm engellemelerine rağmen girdiği konservatuar seçmelerini kazanan, devlet konservatuarını birincilikle bitiren Çeken, oyunculuk hayatı boyunca birbirinden güzel ve başarılı birçok oyunda yerini almıştır. “ İyi bir oyuncu olmak, iyi ve sağlam bir karakter gerektirir” diyen başarılı oyuncunun her sözü ise ders niteliğinde. İşte keyifli sohbet sonrasında yazıya aktardıklarım... Keyifle okuyunuz :) Çok klişe olacak ama ben bu soruyu sormak istiyorum, neden oyuncu olmak istediniz? Benim babam Nuri Çeken, Devlet Opera ve Balesi Başkemancısıydı ve benim oyuncu olmamı hiç istemedi. Benim öğretmen olmam için elinden geleni yaptı. Ben Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi İngiliz Dili Edebiyatı Bölümünü kaz...

İnsanın Dayanılmaz Ağırlığı = Birdman

Birdman'in Oscar'ı kazandığını duyduğumda acaip bir merak duygusu sardı beni. Hemen izlemeliydim, ki "başka sinema" iyi ki vardı. Büyülü Fener'e Birdman'i izlemek için gittik...  Geçmişle Yaşamak Şimdiye Zarar Verir Bir dönem "Birdman" adlı süper kahraman filmiyle ünlenen Riggan Thomson, o rolün popülerliğini benimsemiş olmasına rağmen yine de o rolden sıyrılıp kendini kanıtlayabileceği başka bir rol ile yoluna devam etmek istiyor. Hem oynadığı hem de yönetmenliğini yaptığı oyunda bir oyuncunun sakatlanması sonucu yerine gelen Mike Shiner ile başlar her şey. Çatışan iki karakter Biri kendine çok güvenir, başarılı olduğuna herkesi inandırır. Fakat kendine bile itiraf edemediği zaafları vardır. Aslında iktidarsız olmasına rağmen sahnede erekte olan cinsel organı, ne kadar zavallı biri olduğunu kanıtlar. Elbette ki bu kişi Shiner. Kendine çok güvenir, her kadına kur yapar, muhteşem bir oyuncu olduğuna inanır ve inandırır. Zaafları kendin...