Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

#DirenDoğa

Ben Ankara'da doğdum büyüdüm, babam dolayısıyla kimliğimde kütükte Konya Akşehir yazsa da herkese; "Anne tarafından Rize Çamlıhemşinliyim" demeyi tercih ediyorum. Nihayetinde bir doğduğun yer vardır bir de ruhunu doyurduğun yer. Ben çocukluğumdan sonra ilk defa 2005'te gittim Köy'üme. Yeşile bürünmüş Rize şehrinin altında gizli kalmış bulutlar ülkesi gibi, Çamlıhemşin. O gün bugündür gitmek için bir türlü fırsat bulamadım ne yazık ki. Köyümüz sakinleri yaz aylarında yaylara çıkar, hayvanlarını otlatır, ürünlerini yeniler ve yaz sıcağından bir nebze olsun kaçmak ister. Yayla yolları oldukça meşakkatli ama bir o kadar da keyifli. Yukarıya doğru yol alırken hem yeşile hem maviye hayranlığınızın giderek arttığını hissedersiniz. Bulutlar bu yolculuğunuza eşlik eder. Sanki düşseniz sizi tutacak gibidirler... Köyümüze Dokunma, Doğamıza Dokunma, Şimdilerde Çamlıhemşinli hemşerilerimiz "doğal" olanı, yaşam alanlarını, yollarını, ekinlerini, tabiatlar

Sanat’ta Ortak Buluşma Noktası; Caffe Dante

Küçük zaman diliminde büyük keşifler yapma zamanı mı dersiniz?  Konya'ya yolunuz düştü diyelim, hadi gelin bir mekanı keşfe çıkarayım sizi, Konya için oldukça sıradışı bir Cafe... Dante'nin düşünceleriyle, Alfred'in sözleriyle, Mevlana'nın izinde ...   Bundan sonra her ay bir mekânı sayfalarıma taşımak, ortamın havasını koklayıp size aktarmak için kollarımı sıvadım. Bu ay Konya’da bir Sanat/Kitap Cafe’yi; Konya’nın en meşhur muhiti Zafer Caddesi’nde yer alan Caffe Dante’yi mercek altına aldım. İnceminare Sokak’ta bir apartmandan içeri giriyorum, merdivene doğru yönelirken duvarlara yazılarla, şiirlerle bezenmiş parşömenlerin iliştirildiğini görüyorum. Merakla inceleyerek, Caffe Dante’nin kapısından içeri meyil ediyorum. Daha girmeden bu diyalog karşılıyor beni: -Acıma… Klopski öfkeyle sertçe haykırdı:  -Acıma yok! Ya sevgi yüzünden ya da sevgi uğruna savaşırken ezilip gideceğiz. Hangisi olursa olsun, mahvolmak bizim yazgımız. (Maks

Alpay Aksum, Konya'da Sanat İçin Direniyor

Doğu-Batı arasında köprü kuran, her görüşten ve her düşünceden insanı bir araya getiren, dolaylı  yoldan insanlar arası iletişimi sağlayan en etkili yol tiyatrodan geçer.  Devlet Tiyatroları yıllardan beri  Anadolu’ya, gidilemeyecek her şehirde oyunlarını sahnelemiş, binlerce çocuğun yüzünü güldürme amacı gütmüş. Anadolu’nun önemli şehirleri statüsünde bulunan Konya da sanatı yaşamaya –çalışan- şehirler arasında başı çekiyor. Önce öğrenci olarak Konya'da yaşamaya başlayan, oyunculuk yaptığı zamanlar dahil, 20 yılını sanat için Konya’ya geçiren, tabiri caizse bunun için savaşan, Aksum ile konuşma şansına erişiyorum. Konya Devlet Tiyatrosu Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni Alpay Aksum, Müdür değilde bir ağabey gibi tiyatroyu, sanatı koruyor kolluyor ve Konyalıya benimsetmeye çalışıyor, daha da açık bir şekilde "direniyor". Konya için ve Konya'da okuyan konservatuar öğrencileri için büyük bir şans yani... Ben Alpay ağabey ile tanışmaktan büyük keyif aldım. işte röport

Yekta Kopan: Yazmak benim “Hayatım"

                                             Fotoğraf: Serkan Kılıç - Röportaj: Ceren Türkmen G eçtiğimiz aylarda Yekta Kopan, Ankara'ya geldi. Ankara'ya geleceğini bilmezken, ben zaten kendisine mail atmış, röportaj talebimi belirtmiştim. Bu teklifime olumlu bakmış ve geldikten sonra konuşmak üzere sözleşmiştik. Ben büyük bir heyecanla CerModern'e gittim. CerModern Ankara'da sevdiğim yerler arasında en üst sıralarda yer alıyor. Beni Ankara dışında hissttirdiği için mutlu olduğum bir mekân.  CerEdebiyat söyleşileri kapsamında Ankara'ya gelen Ankaralı yazar, sunucu ve seslendirmen Yekta Kopan benim ricamı kırmadı ve sorduğum sorulara cevap verdi. Onu Gündüz-Gece programından tanımış, şimdiye kadar yalnız 2 kitabını okumuştum. Elbette ki Buz Devri'nde seslendirdiği Sid karakterini de unutmak münkün değildi. Kültür-Sanat aşığı bir insan olarak onun programlarını hep merakla izlemişimdir. Yazdığı yazılar hep ilgimi çekmiştir. Kitapları da hikayeleri de

İnsanın Dayanılmaz Ağırlığı = Birdman

Birdman'in Oscar'ı kazandığını duyduğumda acaip bir merak duygusu sardı beni. Hemen izlemeliydim, ki "başka sinema" iyi ki vardı. Büyülü Fener'e Birdman'i izlemek için gittik...  Geçmişle Yaşamak Şimdiye Zarar Verir Bir dönem "Birdman" adlı süper kahraman filmiyle ünlenen Riggan Thomson, o rolün popülerliğini benimsemiş olmasına rağmen yine de o rolden sıyrılıp kendini kanıtlayabileceği başka bir rol ile yoluna devam etmek istiyor. Hem oynadığı hem de yönetmenliğini yaptığı oyunda bir oyuncunun sakatlanması sonucu yerine gelen Mike Shiner ile başlar her şey. Çatışan iki karakter Biri kendine çok güvenir, başarılı olduğuna herkesi inandırır. Fakat kendine bile itiraf edemediği zaafları vardır. Aslında iktidarsız olmasına rağmen sahnede erekte olan cinsel organı, ne kadar zavallı biri olduğunu kanıtlar. Elbette ki bu kişi Shiner. Kendine çok güvenir, her kadına kur yapar, muhteşem bir oyuncu olduğuna inanır ve inandırır. Zaafları kendin

Doğru Yolda Olmak mı, Olmamak mı?

Bende her genç gazeteci gibi çok idealist bir başlangıç yapsam da Ankara'daydım ne yazık ki. "Ne kadar idealist olabilirim ki Ankara'da?" sorusunu mesleğe başladıktan bir sene sonra soracaktım kendi kendime. Bunu biliyordum, her şey hep güzel gitmeyecekti, çıkacaktı mutlaka bir problem. Hayat dediğin ne zaman sürpriz yapmadı ki? Cennet, cehennemle birlikte var olmuştu ne de olsa... Ben 2008 yılında Show TV'de stajımı yapmaya başladığım anda şekillendirecektim geleceğimi. Hayatta gerçekten "Tüh"lü geçmiş zaman' da varmış. Bir gün bir muhabir, Özgür Akbaş, çekti biz stajyerleri bir kenara, ne bilip bilmediğimizi sordu. Gündemin en cafcaflı zamanları, AKP bir dönemeçte, kapatılsa mı, kapatılmasa mı?, ERGENEKON patlak vermiş, göz altılar peşpeşe... Kene bir yandan tehdit unsuru olarak hayatımıza girmiş... Show tv stajımdan birçok şey öğrendim ama en önemlileri; her şeyden önce "ASLA TARAF OLMAYACAKSIN" 1. gündeme asla 'fransız' k

Nejat İşler, Tiyatro'dan Hoşlanıyor, Sinema'ya Aşık!

Öyle enfes bir andı ki... Anlatırmaz yaşanırdı. Nejat İşler, geçtiğimiz günlerde Erdal Beşikçioğlu'nun yeniden kapılarını açtığı Tatbikat Sahnesi'ne söyleşiye geldi. İşler'in dediğine göre "Erdal abi"si için canı fedaymış. İyi ki... -Karlı bir Kış Günü- O gün 9 Ocak'tı yanılmıyorsam. Bir Cuma günüydü. Kar kıyamet, yağmur çamur ama Tatbikat sahnesi tıklım tıkış. Neden? Nejat İşler, uzuuuuuuun bir aradan sonra ilk kez Ankara'da hayranlarıyla söyleşmeye geldi. Böyle bir kalabalık beklemiyordum ama herkes en az benim kadar deli işte. :) Hastalığını atlatalı baya olmuş ama insanoğlu işte yine de merak ediyor, acaba ne durumda diye. En relax haliyle geldi, oturdu, sigarasını yaktı, çenesi açıldıkça açıldı, bi de bastı küfürleri, işte o zaman anladım ki hasta masta değil bu Neco. Baya iyi maşallah, formu yerinde. Biraz kilo almış ama bir yakışmış ki sormayın :) Biz seni göbeğinle de seviyoruz sayın ağbim :D Öğretmen Nejat  O şimdi Bodrum

Erkan Can: "Tiyatrodur, iyidir"

İstanbul Halk Tiyatrosu geçtiğimiz sene 3 muhteşem oyunuyla Ankara’ya geldi. Şinasi Sahnesini kiralayarak Ankaralıları 6 gün boyunca sanata doyuran İstanbul Halk Tiyatrosu, ilk olarak, çok kısa zaman önce sahnelenmeye başladıkları, senaryosunu Yıldıray Şahinler’in yazdığı ve oynadığı, Erkan Can’ın muhteşem oyunculuğunu ortaya koyduğu “İhtiyar Balıkçı ve Deniz” ile karşımıza çıktı.  Başarılı bir hikaye;  büyüleyici bir dekor ve muhteşem oyunculuklarla birleşince ortaya çıkan sanatın tadından yenmiyor gerçekten. Erkan Can’ı daha önce hiç tiyatro sahnesinde izlemediğim için oyun öncesinde içimi mutluluk ve heyecan silsilesinin kapladığını itiraf edeyim. Kendisini ilk defa “Mahallenin Muhtarları” dizisinin “Temel”i olarak tanıdık ama “Gemide” filminin efsanevi “Kaptan” rolüyle ben dahil herkesin kalbinde taht kurduğu kesin… Usta oyuncuların önünde insan heyecanlanıyor haliyle… Oyun Erkan Can’ın sesiyle “perde” diyor. Can, “usta” diyebileceğimiz mertebeye erişse de asla tiya